Eğitim-Bir-Sen 35. Başkanlar Kurulu toplantısı Antalya’da yapıldı. Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın açılış konuşmasının ardından, eğitimin gündemine ve bölgemizde yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirmelerin, sorunların çözümü için istişarelerin yapıldığı toplantıda önemli kararlar alındı. Toplantıya katılan Amasya Eğitim Bir-Sen şube başkanı KEREM CAMCI şu şekilde açıklama yaptı.
Ülkemizin ve milletimizin barışa ve huzura her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğu bugünlerde üst aklın organize ettiği vekalet savaşlarının ülkemizdeki taşeronlarının canice eylemleri, barışı ve kardeşliğimizi yok etmek istemekte, huzurumuzu da zehirlemektedir. Masum kanı dökmeyi mübah gören dünyadaki bütün terör örgütlerinin eylemlerini şiddetle kınıyor ve lanetliyor; bütün terör örgütlerine, bir an önce bu vahşi ve canice saldırılarından vazgeçme çağrısı yapıyoruz.
Türkiye’nin olağanüstü süreci geride bırakarak, olağan gündemine dönmesini temenni ediyor; çalışma hayatındaki olağanüstü sürecin de acilen son bulmasını, kamu görevlilerinin sorun ve taleplerinin çözüme kavuşması için gerekli çalışmaların ivedilikle yapılmasını bekliyoruz.
Terör örgütleriyle mücadele çerçevesinde çok sayıda eğitim çalışanı açığa alınmıştır. Açıkta bekleyen eğitim çalışanlarından masum olanlar daha fazla mağdur edilmeden görevine iade edilmeli ve eğitim-öğretim hizmetlerinin aksamadan yürütülmesi için öğrencileri öğretmensiz bırakmayacak tedbirler alınmalıdır.
Ekonomik ve sosyal açıdan yeterince gelişememiş istihdamda zorluk çekilen bölgelerde öğretmenlerin görev yapma süresinin ortalama 1,5 yıl olması, bölgedeki eğitimin niteliğini olumsuz etkilemektedir. Bu olumsuzluğu gidermenin en sağlıklı yolu cebri tedbirlerden değil, cezbî teşviklerden geçmektedir.
Eğitim çalışanlarına, zorunlu hizmet bölgelerinde görev yapmaları halinde illerin mahrumiyet durumlarına göre ilave özel hizmet tazminatı ödenmesi, hem bölgenin eğitim çalışanı açığının kapatılması hem de bölgede uzun süre çalışmanın cazip hale getirilmesi açısından zaruret arz etmektedir.
Geçmişte denenmiş, sonuçları görülmüş ve sürdürülebilirliği olmadığı için vazgeçilmiş sözleşmeli öğretmenlik istihdamının tekrar hayata geçirilmesinin büyük sıkıntıları beraberinde getireceğini daha önce defalarca dile getirmiştik. Getirildiği tarihten kaldırıldığı tarihe kadar, basın açıklamalarımızla, imza kampanyalarımızla sakıncalarına işaret ettiğimiz, yetkililerle yaptığımız her görüşmede gündeme getirdiğimiz sözleşmeli öğretmenlik uygulaması, denenmiş, sıkıntıları görülmüş bir uygulamadır. Standardı tartışmalı çoklu komisyonlarca yapılan böyle bir istihdamın öğretmen olanların sevincinin değil, olamayan çoğunluğun haykırışının daha çok ses getireceği, adaletin tesisinin zor olacağı bu uygulamaya karşı durmaya devam edeceğimizi tekrar ifade ediyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı, maşeri vicdanı yaralayan, hakkaniyet ölçütleri her hâlükârda tartışmaya açık olacak olan sözleşmeli öğretmenlik istihdamı uygulamasından da, bunun yolu olan mülakatla öğretmen alımından da bir an önce vazgeçmelidir.
Eğitim sistemindeki reformları kalıcı kılacak olan, okullarda boş ders kalmaması ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin olmasıdır. Bu nedenle, öğretmen ataması, imkânlar zorlanarak ihtiyaç kalmayacak şekilde kadrolu atama şeklinde yapılmalıdır.