?k>AÜSSAM söyleşilerinde bu hafta Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Fatih Köksal; tarih düşürme ve muamma örneklerini anlatıp ebced hesabıyla yazdığı Amasya'ya ailece gelişleri için düştüğü bir beyidi okudu.
AÜSSAM'ın (Amasya Üniversitesi Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürlüğü) geleneksel cumartesi söyleşilerinin bu haftaki konuğu Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Fatih Köksal’dı. Yoğun katılımla gerçekleştirilen Geleneğin İzinde, Eslâfın Gölgesinde -Muamma ve Tarihler konulu toplantıya Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kemal Polat, Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Adıgüzel, öğretim elemanları ve öğrencilerinin yanı sıra Amasyalı vatandaşlar katıldı.
Toplantının girişinde konuyla ilgili "muamma, ebced, tarih düşürme" gibi temel terim ve kavramlar hakkında bilgi veren Köksal, tarih düşürme geleneğinin Arap harflerini kullanmaya başladığımız dönemden günümüze kadar gelen güçlü bir edebî gelenek olduğunu kaydetti. Arap alfabesindeki 28 harfin her birinin sayısal bir karşılığı olduğunu ve buna 'ebced' denildiğini açıklayan Köksal, ecdadın, akıllara durgunluk veren buluşlarla çok ilginç tarihler düşürdüklerini; cami, medrese, köprü, han, hamam, çeşme vb. binaların yapımından insanların doğum, ölüm tarihlerine, savaşlar, barışlar gibi tarihî olaylardan depremler, seller, yangınlar gibi tabii afetlere, bir kitabın tamamlanmasından birinin bir okulu bitirmesi, evlenmesi ve sünnetine kadar akla gelen gelmeyen her konuda tarihler düşürdüğünü ifade etti.
Amasyadaki tarihî binaların girişlerinde de gördüğümüz gibi özellikle Osmanlı döneminden kalan binaların kitabelerinde ve mezar taşlarının hemen hepsinin üzerinde kazılı Osmanlıca ibarelerin ebced hesabıyla düşürülmüş tarih manzumeleri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Köksal; güçlü ve yaygın bir gelenek olan tarih düşürme sanatını günümüzde de devam ettirmeye çalışanlar olduğunu kaydetti. Köksal; "Ebced ve tarih düşürme konusunun gerçek bir uzmanı olan merhum hocam Haydar Ali Diriöz'e öykünerek öğrencilik yıllarımdan bugüne kadar zaman zaman ben de bu işle meşgul oldum." diyerek kendi yazdığı manzum tarihler ve muammalardan örnekler verdi.
Yirmi civarında tarih düşürme ve muamma örneği okuyan Köksal'ın, Amasya'ya ailece gelişleri için düştüğü bir beyitlik tarih şöyle:
HEM LAFZÎ HEM MA'NEVÎ TÂRÎH
Hakkımızda Hak hayırlı eylesin “anam” ile
“İki bin on altıda geldik Amasya şehrine”
1341+96 = 1437 (Miladî 2016 -Eylül-)
Düşürülen tarihleri ve okunan muammaları ilgiyle takip eden katılımcılar, toplantının sonuna doğru Arş. Gör. Mevlüt İlhan ve Prof. Dr. Kemal Polat’ın adlarının gizlendiği muammalar okunurken ise beğeni ve takdirlerini alkışlarla ifade ettiler.
Hem eğlenceli hem düşündürücü hem de öğretici bir hava içinde geçen söyleşinin sonunda, istek üzerine muamma ve tarihler dışında da aruz ve heceyle yazılmış bazı şiirlerini okuyan M. Fatih Köksal'ın heceyle yazdığı bir şiiri şöyle:
SAÇLARIN
Öyle bir kokar ki, del’eder beni
Zincir et, boynuma dola saçların
Râm eder kendine benim diyeni
Çevirir sultanı kula saçların
Mecnûn’u Kays iken o etti meşhur
Belli ki Leylâ’da eylemiş zuhur
Hoten’den misk gelir, Frenk’ten buhur
Şöyle bir sallansa hele saçların
Can verip zülfünün her bir teline
Dirilsem bin kere ölmeğe yine
Ene’l-aşk yolunun şehitlerine
Dâreynde şehadet kıla saçların
Koklayanda lâle, bakanda hilâl
Seyrine dalanda kalır mı melâl
Âyet-i kübrâyı görmemek muhal
Elifleyin gelir dile saçların
Zülfünün çizseydim resmini eğer
Simsiyah bir taşa dönerdi mermer
Zannet ki bulutla kaplanmış kamer
Örtüyor yüzünü, lüle saçların
Bu saçlar ömrümün çile yumağı
Ezelde kurulmuş gönül tuzağı
Çözümü bir başka, bir başka bağı
Ah… hele savursan yele saçların
M. Fatih KÖKSAL
SAYILARIN ESRARI: EBCED
AÜSSAM’da bir önceki hafta ise “Sayıların Esrarı: Ebced” adlı sunum gerçekleştirildi. AÜSSAM Başkanı da olan Yrd. Doç. Dr. Metin Hakverdioğlu’nun konuşmacı olduğu programa Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Kemal Polat, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Fatih Köksal’ın yanı sıra çok sayıda dinleyici katıldı. ‘Ebced’in bir sihir ve fal olmadığını vurgulayan Hakverdioğlu, Ebced’in Türk kültürünün yaşatılması için bir araç olduğunu ve güzel olan her şeyin unutturulmaması için bir gayret olduğunu söyledi. Hakverdioğlu; “Kıyamete kadar unutulmaması istenilen her güzelliğin ebcedli bir beyti yazılmış ve bu beyitle bazen sevgililer, bazen camiler, bazen çeşmeler, bazen büyük hadiseler ölümsüzleştirilmiştir.” dedi.