İzlememek lazım aslında ama olmuyor tabii, sizi izliyorum. Bu ülkede demokrasinin en iyi çözüm olduğu konusunda şüphelerim var.
-Ne olmalı peki?
Daha iyisi yok maalesef, bulunamadı ama... Galiba eğitimli ülkeler için iyi bir çözüm demokrasi. Bize fazla geliyor. Bir manken kızımız “Dağdaki çoban ile benim oyum bir mi?” olacak demişti hatırlarsanız... Hoş değil o tanım ama şunu düşünüyorum; Okuma yazma bilmeyen, oyuna parmak basan bir kardeşimizle, ablamızla, annemizle 3 üniversite bitirmiş birinin birer oy hakkı olması adaletli mi geliyor size sorarım. Hiç hakça değil.
-Hak tam da bu değil mi? Eşitlik?
Bana adaletli gelmiyor bu durum. Herkes seçebilmeli tabii. O parmak basan ablamız muhtarını seçsin, biraz daha iyi eğitim alanı belediye başkanını seçsin.
-Çok seçkinci bir tavır değil mi bu? Eşitlik nerede kaldı?
Neyin eşitliği? Öbür tarafta eşitlik oluyor mu? Hakça bir durum mu? Bu ülkede eğitim açısından eşitlik var mı? İnsanlara aynı imkânları sunabiliyor muyuz? Bakın kadınların gücüne... Siyasetçiler bunun önemini kavrasalar, siyasetin merkezine oturtsalar müthiş başarılar kazanacaklar. Ama yapmıyorlar. Neden? İktidarları, güçleri ellerinden gider diye yapmıyorlar. Cehaletin korktuğu kadındır. Kadın öğrenirse çocuğu da öğrenir. O yüzden kadınları cahil bırakmak birilerinin işine geliyor. Eğitimde eşit fırsat yaratmazsanız eşitlik nerede kaldı? Önce herkesi eğitelim sonra “demokratız” diye ortaya çıkalım.
İşte ülkede bir kesimin anlamadığı, anlamak istemediği veya görmezden geldiği bu ahmak düşünce ve bu düşünce sahipleri yüzünden, siz daima kaybetmeye mahkûmsunuz.
Yukarıdaki sözler aynen önceki günkü bir gazetenin, yıllarca ailemizin çocuğu gibi sevdiğimiz, hep bu şekilde davranan, asla farklı bir renk vermeyen, yaptığı plak ve kasetler o aşağıladığı milyonlarca insan tarafından rızkından kesilerek satın alınan ve onu yücelten, ama geldiği 70 yaşında artık yaldızlı sahne ışıkları ve eski popülariteliği kalmadığı için içindeki şeytanı bir anda bir röportajla çıkarıveren bir ses ve film sanatçısına ait.
Bre aptal, bre geri zekalı. Ne demek parmak basan ablam mahalle muhtarını seçsin, okuyan belediye başkanını seçsin. Burada bile farkına varmadan mahalle muhtarlarını okumamış, ancak okuma yazma bilmeyen, parmak basan cahillerin seçebileceği insanlar olarak aşağılıyorsun.
Sen yıllarca yaptığın plak ve kasetleri satar ve altın plakları alıp, cebine milyonları doldururken, “ ya durun benim plaklarımı parmak basan ablalarım almasın, okumuş belediye başkanı seçecek kalitede eğitimli insanlar alsın” diye bir ayrım yaptın mı ?
Ya da, “ya ben köyde yaşayan insanlar cahil, yöneticisini seçemeyecek kadar aptal(Çünkü dediği halkın yarısı köyde parmak basıyor), ben bunlardan süt, peynir, yoğurt, domates, fasulye kısacası sebze, meyve veya hayvansal gıdalar almayım” diye bir tercihte bulundun mu? Ben söyleyeyim tam tersine ürün alırken organik ve sağlıklı diye o beğenmediğin insanların ürünlerini tercih ettin ve hatta evine kadar getirttin.
Filmlerin sinemalarda veya oyunların tiyatrolarda sergilenirken, kapıya buraya parmak basan ablam giremez, beni seyredemez diye bir afiş astın mı?
Bunlar var ya öyle böyle salak değil, bunların bir manken kızı da yıllar önce dağdaki çoban ile benim oyum bir mi? demişti kendi neyse.
Gerçekten bunlar başka ülkede yaşıyorlar sanki, yada başka ülkeden gelmişler gibi. Bide utanmadan diyor ki, Cehaletin korktuğu kadındır. Kadın öğrenirse çocuğu da öğrenir. O yüzden kadınları cahil bırakmak birilerinin işine geliyor. Eğitimde eşit fırsat yaratmazsanız eşitlik nerede kaldı? Önce herkesi eğitelim sonra “demokratız” diye ortaya çıkalım.
Dangalak yıllarca kapılarda ikna odaları kurup, kamusal alan diye kadınları eğitim çalışma ortamından sizler dışlamadınız mı? Binlerce kız çocuğunu okullardan, binlerce memur bayanı irtica fişlemesiyle siz evine hapsetmediniz mi?
Bak ben sana bir örnek vereyim, belki kıydığınız binlerce türbanlı kızın beynine örnek olacak. Sadece aç bak, 35 yaşında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının geçmişine. Sadece ama sadece 35 yaşında evli ve bir çocuk annesi. Ama bu 35 yaşına sığdırdığı eğitimi ise nasıl yıllarca katliam yaptığınızı en iyi özetleyecek. Çünkü eğer sadece üç dört yıl önce doğmuş olsaydı büyük olasılıkla cahil kalacaktı başörtüsü yüzünden ve senin dediğin gibi belki parmak basacaktı. Ama 2002 den sonra öyle ya da böyle okula gitti, önce Türkiye’nin en yüksek puan ile tercih edilen üniversitesinden elektrik- elektronik mühendisi olarak mezun oluş, sonra Amerika’da doktora, 2009 da Ülkeye dönüş ve girdiği sınavda tüm ailelerin ve öğrencilerin hayalini süsleyen Cerrahpaşa Tıp Fakültesini kazanış ve ikinci üniversite olarak orayı bitirip doktor oluş yeniden. Tabi bu arada evlilik ve çocuk. Ama sen bu geleceği, geçmişte nasıl katlettiğini iyi bilirsin veya bilmezliğe gelirsin. Bide utanmadan kadında eğitime eşitlik verilmeliymiş, merak etme şimdi köydeki kızlar bile bedava taşıma ve yemek ile şehirlere okula geliyor.
Tabi sen bunları o Boğazdaki evinden görmediğin için, halkın ne olduğunu bilmiyorsun. Yıllarca aşağıladığın, senin sözünle sana oy veren grubu artık kaybettin. Yıllarca yok saydığın, sadece evinde hizmetçi, apartmanında kapıcın, taksideki şoförün, mahalledeki ayakkabı boyacın, sana köyden taze süt getiren köylün olarak görmeye alıştığın o milletin çocukları büyüdü ve okudular. Onlar geldi ve geliyorlar. Sen yerinde sayarken onlar yıllarca yok saydığın babasının, annesinin, ablasının, abisinin, yengesinin sesi olarak geliyor, seni yönetiyor ve sen böyle ahmak ve tahammülsüz olduğun sürece de yönetmeye devam edecek.